Advertising

Üçü Bir Arada Seks bakire

3 Pazar günü öğlen uyandığımda Cemil evde değildi. Meryem Hanım koltukta oturmuş televizyon izliyordu. Beni gördüğünde üzgün görünüyordu. Hiçbir şey söylemeden odama dönecektim, “Eğer kahvaltı yapacaksan, mutfakta turta var!” kuru ve sert bir sesle söyledi.

Pazar kahvaltısı için ev yapımı turta yemeyeli uzun zaman olmuştu. “Teşekkür ederim!” dedim. “Önemli değil, istediğin kadar alabilirsin!” Dedi ve sonra başka bir şey söylemeden Cemil’in odasına girdi ve kapıyı kapattı. Geçen gün bana orospu çocuğu dedi ama şimdi yaptığı böreği yiyebileceğimi söylüyordu.

Mutfaktaki küçük fırında iki tepsi hamur işi vardı. Çay da demlendi. Hamurdan birkaç büyük parça aldım ve sıcak çay ile yedim. Odama giderken Meryem Hanım’ın telefonda konuştuğunu duydum. Kulağımı kapıya dayayıp içeriyi dinliyorum.

“Sana hayır diyorum, hayır, arkadaşı burada … Saçmalığı anlamıyor musun? Adama ne diyeyim, çık dışarı? … nerede o? Buraları bilmiyorum, oraya nasıl giderim? … Nerede taksi bulabilirim?” diyordu. Bahsettiğin kişinin Serhat olduğundan emindim.

Odama gittim ve kapımı kapattım. Birkaç dakika sonra kapımı çaldı ve heyecanla açtım. Meryem Hanım halsiz bir halde karşımdaydı. “Al, bir şeye ihtiyacın var mı?” dedim. “Şey, Beşiktaş’a gitmem lazım ama nasıl gideceğimi bilmiyorum. Buralarda taksi var mı?”dedi. “Sokakta yoldan geçenlere binebilirsin!” Orada ne olduğunu bile bilmiyorum, nerede bulabilirim?”dedi. “Peki, seni bindireceğim o zaman!” Eğer zor değilse, çok takdir edilecektir!” dedi ve sonra, “Hazırlanacağım!” Odaya girdi ve kapıyı kapattı. Tam olarak yaptığım şey, kadın sevgilisini karşılamaya yardımcı olmak istedim ama beni dinlemedi işte.

Birkaç dakika sonra Meryem Hanım odadan çıktı. Çıkarken kapıyı kilitlemeyi unutmadı. İkinci bir külot sorununun olmasını istemedi. Uzun siyah bir palto giyiyordu. Büyük göğüsleri yeleğinin altında iyi tanımlanmıştı. Başında kırmızı desenli büyük bir türban vardı. Gözlerinin köşelerine küçük bir makyaj bile yaptı. Sevgilisi ve şerefsizi olmasına rağmen Serhat’ı sevdirmek istiyordu. Siyah topuklu ayakkabılarıyla dışarı çıktık.

Paltosunun eteğini önümde tutarak merdivenleri tırmanıyordu. Bu arada çorapsız ve beyaz baldırları da açığa çıktı. Sağlam bir kıçı vardı ve önümde sallanıyordu. Meryem Hanım sevgilisiyle düzüşecekti ama o da sikimi kaldırıyordu…

Caddeden aşağı indik ve geçen taksilerden birini durdurdum. “Kız kardeşin Beşiktaş’a gidecek, onu en yakın yoldan alabilirsin!” Taksi şoförüne dedim. “Merak etme kardeşim, ben hallederim! taksi şoförü ” dedi. Arka koltukta oturan Meryem Hanım bana, “Allah razı olsun, çok teşekkür ederim!” dedi, gülümseyerek. İlk kez gülümsedi, teşekkür etti. Meryem Hanım Serhat’la buluşacakken, daha doğrusu sevişmek için eve döndüm. Döner dönmez tuvalete gidip Meryem Hanım’ı düşündüm ve 31 çektim.

Bir saat sonra Cemil aradı. “Anneme ulaşamıyorum, telefonu kapalı. Bırak konuşayım!” annen gitti, dışarı çıktı!” dedim. “Nereye gitti?” diye sordu, şaşırmış gibi. “Bilmiyorum, bana hiçbir şey söylemedi!” dedim. “İyi Tamam!”telefonu kapattı. O sırada annesinin Serhat’la yattığından habersizdi. Meryem Hanım’ın Beşiktaş’a gittiğini söylemediğim için iyi mi kötü mü bilemedim ama bunu söyleyerek karışmak istemedim.

İki saat sonra kapı zili çaldı. Meryem Hanım’dı. Aceleyle girdiği ilk sözleri, “Cemil geldi mi?”oldu. “Hayır, gelmedi ama aradı. Sana ulaşamadım …”dedim. “Telefonumun da pili bitti, eski telefon, hemen kapanıyor!” dedi, telefonunu işaret ederek. Sonra hiçbir şey söylemeden Cemil’in odasına girdi ve kapıyı kapattı.

Bir süre sonra içeride Cemil’le konuştuğunu duydum. “Döne aradı, yanına gittim oğlum. Çay içtik ve konuştuk. Bu telefonun bataryası çabuk bitiyor, babana kaç kere bana yeni bir telefon almasını söyledim ama almadı … ” Cemil saf bir çocuktu, annesi onu nasıl kandıracağını biliyordu…

Birkaç gün sonra akşam eve geldiğimde bir sürpriz beni bekliyordu. Serhat çekyatta oturmuş, önündeki tabaktan meyve yiyordu. Geçen gün yüzünü göremedim. En az 40 yaşında görünüyordu. Kel, kel kafasına rağmen, kalın siyah bir sakalı vardı. Büyük, güçlü bir adamdı. Korkutucu bir görünüşü vardı.

İlginç bir şekilde Cemil de onunlaydı. Cemil, “Gel kardeşim, bak, bu Serhat ağabey, annemin amcasının oğlu, geçen gün sana baklava getirdiğini söylemiştim, öyle!” dedim. “Tanıştığımıza memnun oldum!”Dedim ve elimi uzattı. Serhat ayağa kalktı ve elimi sıkıca sıktı ve “Ben de!” kaba ve isteksiz bir sesle söyledi.

Bayan Mary beni görünce yüzünü buruşturdu. Onun piçi oğlunun yanında oturmuş meyve yiyordu, ben de sanki çatıdan düşmüşüm gibi onların arasındaydım. “Afiyet olsun!” Odama gittim. Kısa bir süre sonra kapımı çaldılar. Meryem Hanım elinde bir tabak meyve ile kapımın önündeydi. Tabağı uzattı ve dedi ki, “Afiyet olsun!” bana bakmadan söyledi. Tabağı alırken parmaklarım ona dokundu. O farkına bile varmazken, heyecandan öleceğimi hissettim, o.

Yığılmış meyvelerle dolu tabağı süpürürken yine kapımı çaldılar. Açtım, bu sefer Cemil karşımdaydı. “Abi, Serhat abi bizi yemeğe götürüyor, sen gel gidelim!”dedim. “Hayır oğlum, sen git, aile. Seninle ne alakam var?” dedim. “Hayır kardeşim, gelmezsen beni çok inciteceksin, güzel bir yemek yiyeceğiz, eğleneceğiz, vakit geçireceğiz!”memnuniyetle” dedi. “İyi Tamam!” Dedim ki, Cemil’i gücendirmek istemedim. Ne de olsa kiranın yarısını o ödüyordu, ben de bedavaya yiyecektim.

Bayan Mary hazırdı. Önceki günkü paltoyu giyiyordu. Ama bu sefer makyaj yapmadı. Çenesinin altına sıkıca bağlanmış büyük bir başörtüsü ile yaşından büyük görünüyordu. Arabaya binerken Serhat Cemil’e, “Cemil, sen annenin yanında arkaya otur, arkadaş da benim yanıma gelecek!” dedim. Serhat da Meryem hanımın külotuna döktüğümü biliyordu ve bu yüzden beni Meryem hanımdan uzak tutmaya çalışıyordu.

Cemil ve annesi arka koltuğa otururken ben Serhat’ın yanına oturdum. Serhat, Cemil’le sonuna kadar konuşurken, benimle hiç konuşmadı. Aynı şekilde Hanımefendiden de ses gelmiyordu, ikisi de benim gelmemden rahatsızdı ama bu arada Cemil olduğu için bir şey söyleyemediler.

Süslü bir kebapçıya gittik. Serhat sert olmasına rağmen cömertti. Cemil’le midemizi doldurduk. Mary çok sessizdi. Yemeğini çekingen ve çekingen yedi.

Eve döndüğümüzde Meryem Hanım odaya girip kapıyı kapattı, ben de Cemil’e Serhat’la ilgili sorular sordum. Serhat’ın restoran sahibi olduğunu, durumunun kötü olmadığını, evli ve 2 kızı olduğunu söyledi. Ailesinin Sivas’ta yaşadığını ve ayda bir veya iki ayda bir onları görmek için Sivas’a gittiğini söyledi. “Sivas’a geldiğinde bize uğrayacak!”dedim. Tabii Cemil bu ziyaretler sırasında Serhat’ın annesiyle yattığından habersizdi.

Biz konuşurken Meryem Hanım odadan çıkıp bize geldi ve “Saat kaç?” diye sordu. Hem Cemil hem de ben kol saati kullanmadık. Cemil telefonuna bakıp saati anlatırken annesi, “Oğlum, bu duvara bir saat as ki dakika başına saati sormayayım. Sakin ol, ben de!”dedi. Meryem Hanım’ın bu sözleri kafamda şimşek çaktı. “Tamam, ben hallederim!” Cemil’e dedim.

Ertesi gün, okuldan sonra, adresini daha önce satın aldığım bir mağazaya gittim. Kredi kartımı maksimuma çıkarmak pahasına epeyce para için güzel bir duvar saati aldım. Onu getirip duvara astığımda Meryem Hanım, “Tanrı sizi korusun, saatin kaç olduğunu görmek için telefona sürekli bakmak zorunda mıyız?” dedi.”dedi. Saati beğendi ama saatin içinde casus kamera olduğundan habersizdi.

Ertesi gün eve girdiğimde Meryem Hanım, “Sen misin Cemil?” Soruya rastladım. Görünmüyordu, Cemil’in odasındaydı. “Hayır, benim Jack!” Söylediğimde hiçbir şey söylemedi, ama odanın kapısının kapanma sesi geldi.

Saatin arkasında hafıza kartı var. Meryem Hanım’ın gün içinde ne yaptığını çok merak ediyordum. Acaba Serhat gelip sikiştiler mi? Odamın kapısını kilitledim ve kartı bilgisayara taktım.

Saati satan adam görüntü ve ses kalitesinin çok iyi olduğunu ve harekete duyarlı olduğu için sadece hareket anında kayıt yaptığını söyledi. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Kartın içindeki video dosyasına tıkladım ve açtım…

Saat 09.30’da Meryem Hanım elinde telefonuyla çekyatta oturuyordu. Kulaklıkları taktım ve sesi hemen açtım. Konuştuğu kişi Serhat’tı. “Ne zaman geleceksin? Hayır, ne Cemil ne de diğer çocuk! Tamam, acele et!” Kapattığımda, saati satın almada çok iyi olduğumu fark ettim. Meryem Hanım evde kimse olmadığı için başını örtmedi. Uzun, siyah saçlarını bir elastik bantla bağladı. Uzun, bol siyah bir etek ve kırmızı uzun kollu bir gömlek giyiyordu.

10 biraz geçe kapı çaldı. Saniyeler sonra Serhat oturma odasındaydı, duvar saatinin, yani kameranın önündeydi. Sikim sertleşmeye başlarken yan odada bulunan Meryem’in yediği nane şekerlerini öğrenmenin heyecanı beni sardı.

Oyladığınız için Teşekkür Ederim.
0%
Rates : 0
11 ay ago 187  Views
Categories:

Already have an account? Log In


Signup

Forgot Password

Log In