Kızıma gelince, onu çok özgürce büyüttük. Söylemiştim, biz çok modern bir aileyiz. Kızım seks hakkındaki tüm bilgilerini karımdan aldı. Kızımın karımdan bir sırrı yok. Hatta geçen sene okuldan sınıf arkadaşına kızlık soyadını verdiği günü eşimle paylaştı (eşim de benimle tabii ki!). Kızım ayrıca erkek arkadaşıyla seks konusunda sorun yaşadığında karımdan tavsiye alır. Karım ayrıca kızımıza kızımın sevgilisini yatakta nasıl memnun edeceğini, oral seks yapmayı, spermi nasıl yutacağını, anal seks yapmayı, kendini nasıl koruyacağını, prezervatif kullanmayı vb. Ayrıntılı olarak anlatıyor. Aslında kızımın erkek arkadaşı bizimle kaldığında karım prezervatifleri kendi eliyle kızımın odasına bırakıyor.
Şimdi size yaşadığımız bir olayı anlatmak istiyorum. 2 yıl önce ailecek (eşim ve kızımla birlikte) araba ile Türkiye’ye gittik. Bir hafta boyunca İstanbul’daki arkadaş ve akrabalarımızı ziyaret ettikten sonra kalan 3 haftayı tatilde geçirmek için Antalya’ya indik. Beş yıldızlı güzel bir otele yerleştik. Antalya’ya gelişimizin ikinci gününde oteldeki kalabalıktan sıkıldığımız ve çevreyi tanımak için Toros Dağları’na arabayla günübirlik bir geziye çıktık. Olaylar rafting yapılan Beşkonak’ta aracımın bozulmasıyla başladı. Tabii bizim gibi modern bir ailenin dağın tepesindeki yolda kaldığı ve tarlalarda mevsimlik işçilerin çalıştığı o gün, Ne yazık ki! Dedim. Arabadan inip motor kaputunu açtım, arızayı bulabilecek miyim diye bakıyordum, bulamadım.Sahada çalışan işçilerden biri (daha sonra adının Haydar olduğunu öğrendim) yanıma geldi ve “Motoru anlıyorum…” dedi. dedi. Motorla kıpırdandı, sonra dedi ki, “Bu tedavi edilemez, çekiç çağırmalısın.” dedim. O sırada yol kenarındaki servisi aradım ve sorunu anlattım ve arabanın çekilmesi gerektiğini ve 2 saatten önce gelemediklerini söylediler. Yolda kiralık bir araba getirmelerini istedim ve telefonu kapattım. Haydar, “Sıcakta beklemeyin, size işçi kışlasında soğuk Ayran ikram edeyim.” dedim.
Haydar, kaba saba, 44-45 yaşlarında, üst baş toz içinde bir adamdı. Hep birlikte Barakaya girdiğimizde, içeride (Cafer adında) bir işçi, bir dergideki çıplak kadın resimlerine bakıyor 31 çekiyordu! Bizi görünce hem toparlandı ve elindeki dergi kapatarak kaldı. Hepimize şaşkın şaşkın birbirimize bakakaldık. Cafer 30’lu yaşlarda, zayif, bakimsiz bir isçiydi. Barakanın yanına bol bol sperm attırılmış kadın resimleriyle dolu Gazeteler vardıve içersi leş gibi Sik Taşşak kokuyordu. Haydar, Caferin bu hareketinden dolayı özür diledi. Biz de “Önemli değer, olagan şeyler bunlar, hem Delikanlının kabahati yok, biz habersiz geldik, Ey kusura bakmasın.” dedik. Oturduk, Ayranları içerken Caferin bakışları karımın mini eteğine kenetlenmişti. Haydar ayaktaydı ve Baraka içerisindeki eşyalara biraz da olsadüzen vermek için, bir o köşeye bir bu köşeye gidiyor, birşeylerle uğurlandı. Fakatımdan kaçmadı, Haydarın gözü de sürekli kızımın arkasında, düş belli kotundan görünen Tanga külotuna takıldı. Gördükleri bu manzaralar onun ikisinin de siklerini çatlarına bırakmış…
Kızım Ayranını bitirdiğinde, “Sıkıldım, dışarı çıkıyorum, etrafa bir bakacağım…” “İyi çık, ama fazla ileri gitme …” bıraktık ve ayrıldık. İki dakika sonra Haydar dışarı çıktı, “Ben de dışarı çıkayım ki kıza göz kulak olayım, dereye inerse ortadan kaybolur…” Kulübede Cafer, eşim ve ben kaldık. Karımın aklında ne varsa tereddüt etmeden söyleme alışkanlığı var. Cafere, “Neden 31 çekiyorsun? Köyde yanında olacak bir kadın yok mu?” diye sordu. Bu bariz soruya şaşıran Cafer, karıma cevap vermek yerine bana baktı. Sanki konuşmak ve cevap vermek için benden izin istiyor gibiydi. Başımı salladım, yani cevap verebilirsin. Cafer karıma, “Hayır kardeşim! Burada 3 aydır kadınlara hasretiz, kadın eksikliğinden kırıldık, burada sadece sizin gibi kadınların resimlerini görebiliyoruz. 31 çekmezsek ne yapmalıyız?” diye yanıtladı ve boynunu yetim bir çocuğun havasında eğdi.
Bu cevapla karşı karşıya kalan eşim ve ben göz teması kurduk. Karımın bana bakışından, Caferin’in durumuna üzüldüğünü anladım. Karım bana kafa kafaya bir jestle bir şey sordu, tam olarak anlamasam da, sanırım Cafere bu konuda yardım etmek istedi. Ben de karıma başımı salladım, “Tamam, ne yapmak istiyorsan onu yap!” Mesajını verdim. Karım bacaklarını birbirinden ayırarak oturdu, böylece külotu Cafer tarafından açıkça görülebiliyordu. Bu elbette Cafer’in dikkatini hemen çekti, bakışları karımın bacaklarının arasına kilitlendi. Karım dedi ki, “Memleketinizde biriyle seks yapıyor musunuz? Seks en son ne zaman oldu? Kız arkadaşın var mı? Kız arkadaşın ağzına alıyor mu? Arkadan mı yapıyorsun? Hiç Eşekle yattın mı?” Gibi sorular sormaya başladı: Cafer utandığı ve benden biraz korktuğu için sanki kapana kısılmış gibi hissediyordu ve bir sandalyede bile huzur içinde oturamıyordu. Buna rağmen karıma kısa cevaplar veriyordu. Caferin’in sikinin patlamak üzere olduğunu ben bile görebiliyordum. Karım bana baktı ve dedi ki, “Ay Hakan, dayanamıyorum, en azından Manuel (Elle) Cafere yapacağım!” dedim. Cafer karımın neden bahsettiğini bile anlamadı, sadece bana baktı.
“Tamam canım…” demek zorunda kaldım, karım kalkıp Caferin’e doğru yürüdü, Cafer’e sarıldı, “Koca, bizi videoya çek!” dedim. “Tamam …” dedim, kamerayı kasasından çıkarıp karım ve Caferi’yi kaydetmeye başladım. Ben kayıt yaparken eşim kameraya poz veriyor ve röportaj yapıyormuş gibi konuşuyordu, “Beşkonak’ta arabamız bozuldu, buradaki insanlar çok misafirperver, bize Ayran ikram ettiler, burada çok güzeller, Cafer çok yakışıklı bir genç ama ne yazık ki orada burada birlikte olup sevişecek kimse yok…” . Bir süre sonra karım konuşmayı bırakıp elini Caferin’in pantolonunun önüne koydu. Caferin dışardan sikini okşadıktan sonra kemerini çözdü ve sikini çıkardı. Önünde diz çöküp, sanki biraz salya akıtacakmış gibi elini ovalayan Caferin, çiş kokulu külotunu koklamaya başladı, çarpık ama uzun sikini yaladı. Karım alır almaz Cafer karımın ağzına boşaldı! Boşalırken, garip adamım kurbanlık koyun gibi çırpınıyordu. Karım Caferin bütün spermini yaladı ve sikini yalamaya devam etti. Sanki karım Caferin’in sikinin aşağı inmesini istemiyordu. Sesimi çıkarmadan kamerayı çekmeye devam ediyordum.…
Karım ayağa kalktı, külotunu dizlerine kadar çıkardı, masanın üzerine kıvrıldı ve Cafere, “Hadi, sik beni!” dedim. Cafer Garibim, yaşadıklarına şaşırmış gibi yüzüme bakıyor ve olanlardan gittikçe aptallaşıyormuş gibi, (Ne yapmalıyım?). Kafamı sallayarak, “Devam et!” dedim. Cafer’i bırakmama rağmen çekingen bir şekilde sandalyeden kalktı ve bükük karımın arkasına geçti. Hala bana bakıyordu (Gerçekten karını becermeme izin veriyor musun?). “Devam! Devam!” dedim. Cafer arkadan sikini karımın amına sokarak boşalmaya ve gitmeye başladı. Karım çok geçmeden zevkten ve Cafer’i tedirgin etmek için söylediklerini inlemeye başladı. “Siktir git aslan! Büyük sikini uzat! Amımı dağıtın! Köyündeki Eşekler gibi sik beni! Daha hızlı ekle! Daha sert sik beni!” Böyle sözler söyleyerek, zaten azgın olan Caferi’yi körüklüyordu. Birkaç dakika sonra Cafer’de utangaçlık adına hiçbir şey kalmamıştı, karımın amını hızla sıkıyordu, aleti piston gibi karımın amına girip çıkıyordu. Karım masaya yapışmıştı, artık zevk almıyordu (orgazm olduğunda ve boşaldığında ses çıkarmıyor). Karım orgazm oldu ama Caferin henüz boşalmadı. Karım elini arkasına attı, Caferin’in sikini tuttu, amından çıkarıp götüne soktu…
Şaşkınlığı daha da artsa da Cafer (hayır istemiyorum falan) demeden karımın götünü sikmeye başladı. Karım da götten sikilmekten hoşlanıyor ve saatlerce sikiyor. Karım, Cafer’in aleti iyice götüne girsin diye iki eliyle kalçalarını birbirinden ayırıyordu. Ama 5 dakikadan kısa bir süre sonra Cafer karımın üstüne çöktü ve hareketsiz kaldı. Evet, Cafer karımın götüne boşaldı, ben karımın sikilmesini izlerken külotumun içine boşaldım tabii. Karım kalkmak istedi çünkü neredeyse Caferin altında eziliyordu. Cafer sikini karımın götünden çektiğinde karımın götünden akan spermler yere döküldü. Cafer külotunu çıkarıp pantolonunu bağlarken karım benden kağıt mendil istedi. Mendili ben verdim. Karım amını silip kıçını temizlerken bana sordu, “Hepsini kaydettin mi?” soruyordu. “Kaydettim, kaydettim …” dedim.